
MİRACIN RUHSAL ANLAMDA MEKANİZMASI:
İnsan 3 vücuttan
Müteşekkildir.
1-fizik beden
2-Ruh beden
3-Nefs beden
Fizik bedenimizde ne kadar duyu organı vs.varsa,
aynısı ruh bedende ve nefs bedende de vardır.
Hepsi yanyana getirildiğinde hepsi
birbirinin aynıdır.
Fakat mahiyetleri yani
hammaddeleri ayrıdır.
Hepsinin de kendi ait
olduğu alemler vardır.
Ruh emr alemindendir.
Ayeti kerime, "sana
Ruh dan sorarlar" de ki,
"O Rabbimin emrindendir"
Yani emr aleminin malıdır.
Nefs berzah alemine aittir. O alemin malıdır.
Berzah rüyada gördüğümüz
gezdiğimiz alemdir.
Rüyayı gören nefs'dir.
Fizik bedende bu fizik
alemin malıdır.
Alemleri bambaşka olan
ruh ile nefsi fizik alemde ve fizik bedende tutan güç ise fizik bedenin devir sayısının ruh beden ile nefs beden elektron devir sayısının 2 katı oluşundan dolayı mümkündür.Fizik bedenin elektron devir sayısı, ruh ile nefsin elektron devir sayısının 2 katı fazla olması sebebiyle fizik vücudumuz ruhumuzunda nefsimizinde üzerinde bir
örtüdür.Ruhumuzun ve nefsimizin elektron devir sayısı, fizik vücudumuzun elektron devir sayısının yarısı kadardır.Bu yüzden
üstünlük dominant vasıf
daima yüksek elektron devir sayısı olandadır.
Bu yüzden nefsimiz fizik vücudumuzun içinde esirdir.
Dilediği an fizik vücudumuzu terk edip hiçbir yere gidemez.
Ancak,
1-uyku halinde,
2-bayılma halinde
3-ölüm halinde gerçekleşebilir terketmesi.
Bu üç haldeki insandan
kalem kaldırılır diyor zaten Muhammed aleyhisselâm.
Çünkü sevaplarda günahlarda nefse yazılır.
Uykuya dalarken, nefesler değişir, farklı bir dizayna girilir.
Normal zamanda normal aldığımız nefes, vücudun
ihtiyacına binaen, Bazen hızlı bazen yavaş alınır.
Fakat uykuya dalındığında, artık onun iradesi vücuduna kumanda edemez. Artık uykudayken vücuda nefes alıp verecek sistem otomatik sistemdir.Tam bu sırada aklımız ile nefsimiz vücudumuzdan
ayrıldığı andan itibaren artık fizik vücudumuza
kumanda edemez.
Fizik vücudumuzun hiçbir
komutası yoktur.
Sadece otomatik sistemle hayatını idame ettirecektir.
Nefsimiz tekrar vücudumuza döndüğü an'a, yani uykudan uyandığımız an'a kadar.
Bu olay uykuya daldığımız
o bir saniyeden daha az zaman diliminde nefsimizin elektron devir sayısı yükselir.
Fizik vücudumuzun elektron devir sayısı düşerek gerçekleşir.
Bir noktada nefsimiz ile
fizik vücudumuzun elektron devir sayıları
eşitlendikleri an nefs derhal fizik vücudu terk eder.
Bu eşitlenme meselenin
temelini oluşturur.
Bu durumda yani uykuda
dominant, yani yüksek vasıf nefs'e geçmiştir.
Artık fizik vücuttan geçici
olarak uyanıncaya kadar
akıl nefs'e kumanda etmeye başlar.
Nefs kendi alemine seyehat eder, yani berzah alemi. Buna nefs tayyi mekânı denir.
Ve hergece herkes uyku ve rüya yoluyla bunu yaşar.
Peki daha ötesi var mı?
Var tabii !
Ruh tayyi mekânı :
Allah ruh'a elektron devir sayısını dilediği gibi tanzim etme yetkisi vermiştir.
Neden buna lüzum görmüştür?
Çünkü ruh tekâmülün son
mertebesinde yaratılmıştır. Ruh için düşüş ve yükselme söz konusu değildir.
O zaten mükemmeldir.
Bütün erdemlerin kaynağıdır.
Olması gereken mükemmel enson nokta neyse, zaten o zirvededir.
Cennete veya cehenneme de girmesi mevzu bahis değildir.Onun cenneti Allah'ın yanıdır.
Allahın bütün emirlerini yerine getiren ve yasak ettiği hiçbir fiili işlemesi mümkün olmayan dizaynda yaratılmıştır.
İşte bu statü de yaratılan
ruhumuzda fizik vücudumuzun elektron devir sayısıyla, kendi elektron devir sayısını
aynı noktaya getirdiği an, vücudumuzu rahatlıkla terkeder. Ve fizik vücudumuz ruhumuzun
girip çıktığını anlamaz.
Ve fizik vücutta bir değişiklikte olmaz.
Uyku, baygınlık, ölüm gibi şeyler olmaz.
Hiçbir zaman ruhumuzun fizik vücudumuzu terkettiğini anlayamayız.
Dilediği an fizik vücudumuza girer, bu yetki de ondadır.
Ruhumuzunda fizik vücudumuzu terkettiği anılar vardır,
1-günah işleyecek noktaya gelmişsek, vücudumuzu terkeder.
O günaha kesinlikle iştirak etmez.
İster Allah'ın bir yasağını işleyelim, isterse Allah'ın
emrettiği birşeyi yapmayalım.Her halükârda o elindeki mizanla bizi terketmiştir.
Ve mutlaka her işlediğimiz günahın arkasından, elindeki mizana uygun bir azabı
nefsimize tatbik edecektir.( vicdan azabı!)
Muhammed aleyhisselâmın bir hadisi var, " kişi Mümin olarak günah işlemez, onun imanı çıkar başının üstünde durur, günah işlendikten sonra yeniden
iman'ı girer."
Yani çıkan ruh günaha iştirak etmeyen, asıl, öz, imanın kaynağı, mükemmel olan ruh.
Bu olaya ruhun dilediği an vücuttan ayrılması denir.
Hani derler ya, katı insanlara , "ruhsuz"
Hz. Adem'den öncede insan hüviyetinde insansı varlıklar vardı, ama ruh sahibi değildiler.Ruh hz.Adem'le başladı ve insan, evriminin en doruk anını hz. Adem'le noktaladı.yani ruh çıkınca insan ölmez.
Gelelim ruh tayyi mekânına : kişi uykuya geçtikten sonra akıl kişinin nefsine değil de ruhuna kumanda ederse, o zaman ruh tayyi mekânı gerçekleşir.
Ve ruh tayyi mekânı çok özel bir olaydır.
Çünkü ruh dilediği zaman
fizik vücudun hüviyetine girer, fizik olur.Hiç kimse o ruhun gerçek fizik vücut
olmadığını anlayamaz, idrak edemez ve ruh bir anda hüviyetini değiştirir.
Elektron devir sayısını ayarlayarak tayyi mekân olayını gerçekleştirir, ve sonsuz hızla hareket etme imkânının sahibidir.
Gittiği alemde tekrar fizik olabilir. Fizik vücut hüviyetine ulaşabilir.
Gittiği yerde ruh hüviyetini devam ettirir, o zaman onu kimse göremez.Dilerse fizik vücut hüviyetine girer herkes görür. Hiç kimse onun bir fizik vücut olmadığını, bir ruh olduğunu hissedemez.
Not, veli dost demektir.
2 türlü veli vardır,
1-umumi yani bütün mü'minler,
2-hususi veli, yani evliyaullah, bir de şehitler,
ölmedikleri için ruh tayyi mekânı yaparlar.
İstedikleri yerde bulunurlar, bir an'da birden fazla yerde de görünürler.
Üçüncü tayyi mekân ise,
Fizik beden tayyi mekânıdır.
Bu Muhammed aleyhisselâm'a verilmiştir.
Bu olay, ruh fizik vücudun 2 katı devir sayısına ulaşırsa, herzaman ruhun elinde böyle bir güç vardır, ama yetki verilmeyenler bunu yapamazlar.
Yani kişinin belli özellikleri kazanmadan bunu yapması mümkün değildir.
Ne zaman ruhumuzun elektron devir sayısı, fizik vücudumuzun devir sayısının 2 katı olursa, o zaman ruhumuz dominant olur.Fizik vücut bağımlı unsur olur.
Ruh dominant hale gelince, kişinin fizik vücuduna örtü olur. Yani normaldekinin tersi bir durum olur. Ruh fizik vücudu istediği hızda taşır, sonsuz hız da dahil !
Dilerse fizik vücut şeklinde görünür.Kimse onun ruh olduğunu anlayamaz.Dilerse görünmeyebilir. Ama ruh herkesi görür. Veya farklı bir statü içinde de devam edebilir.
Şöyle ki : ruh fizik vücuttan ayrılır, fizik vücut ruhun onu bıraktığı yerde uyku halinde kalır, ve ruh ayrı bir hüviyette dilerse fizik vücudun bütün özelliklerine sahip olarak
fizik vücut hüviyetinde görünür. Herkes onu görür. Hiç kimse de onun fizik vücuttan ayrı bir hüviyette olduğunu farkedemez. Fizik vücut neleri yapıyorsa herşeyi aynen gerçekleştirebilir.
Muhammed as. Miraç da
ruhunun baş gözüyle Allah'ı görmüştür. Zaten fizik vücudunun o hıza dayanması hiçbir şekilde
mümkün değildir.
Son olarak ,= Miraç 3 vücudun birden Allah'ın zatın ulaşması ama Allah'ın zatında fani olmadan yani vuslata ermeden tekrar geriye dönüş halidir.
Yazar: N.A
Tasavvuf ve derin bilgiler için Şifalar youtube kanalını takip edebilirsiniz.
Not: Yukarıdaki yazı telif hakkına tabi olup izinsiz ve kaynak gösterilmeden paylaşımı kesinlikle yasaktır
Comments