Karma yasası 1
Karma yasası "her etki için eşit ve zıt bir tepki vardır" diyen Newton'un mekanik yasasıyla
21
benzerdir. Evrensel karma yasası ile dünyevi etki-tepki fizik kuralı arasındaki tek fark bunların kapsadıkları alanlardır. Karma yasası hayatın maddi dünyada sadece bir cisimlenmeyle sınırlanmayan sü rekli bir deneyim olduğunu varsayar. Bu durumda evrensel karma yasası, evrensel denge ve adaletin sağlanması ve korunmasının bir yolu olarak tanımlanabilir. Hatta yaşamın en basit, her şeyi kuşa tan kurallarından biridir. Karma bazılarının "fırsatlar yasası" olarak adlandırdığı yasadan ayrılamaz, yani daha tanrısal olabilmek için her birimizi ihtiyaç duyduğumuz ruhsal dersleri sağlayan şartlarla yüz yüze getiren evrensel bir yasadır.
Karma kavramı evrenin bir denge durumunu sağladığı kutup laşma fenomenine dayanır. Bu bir dingirilik hali demek değildir, oldukça dinamik, sürekli değişen bir dengedir. Bu kavramın doğa sında, gelecekte "tepki" meyvesi verecek olan nedensel gücü içinde tutan kişisel bir ruh (veya bazı düşünce akımlarındaki gibi "var lık") var sayılır. Bu süreci ilk başlatan meleke "irade"dir ve neden sel fenomenin bütün yapısı "arzu" olarak adlandırılır. "Arzu" bir fi kir veya içtepinin ortaya konması maksadıyla enerjinin yönlendiril mesi şeklinde iradenin uygulanması olarak görülebilir.
Bazı yazarlar karma ve reenkarnasyon kelimelerini popüler kavramından daha üstün bir kozmik sürecin benzetme ve sembolleri olarak görmüşlerse de, karma ve reenkarnasyon öğretisini yaşamsal bir gerçek olarak kabul eden çoğunluk kelime lerin geleneksel, bariz anlamlarından hoşnuttur. Çoğu kişi için reenkarnasyon süreci ölümsüz varlıkların, ruhların veya özlerin daha yüksek bir varoluş haline (veya bilinçlilik haline) hazırlık olarak bazı dersleri ve özel varoluş yollarını öğrenmek için fiziksel dünya ortamı vasıtasıyla ortaya çıkışıdır.
"varlıklar" "başlangıçta" yaratılmışlardır ve sevgi, sabır, ılımlılık, denge, özveri, inanç gibi temel ruhsal derslerin öğrenilmesi için periyodik olarak cisimlenirler. Cayce'e göre "akıl inşa edendir, "benzer benzeri çe ker", bağışlama, karma, reenkarnasyon gibi temel evrensel kurallar hakkında bilgiye sahip olmak ruhsal gelişime yardımcıdır. "Lütuf, ihsan veya bağışlama kanunu" Cayce'in psişik yorumlarında en önemli alandır.
Yine de karmayı anla mak, ne olduğunu, nasıl işlediğini bilmek yardımcı olabilir. Cayce "her yaşam süresinin kendinden önceki tüm enkarnasyonların top lamı olduğunu" ve "gerek iyi gerekse kötü olarak önceden inşa edilmiş olan her şeyin bu fırsatta (yani şimdiki enkarnasyonda) var olduğunu" ifade etmiştir. Binlerce kayıtlı psişik yorumunda Cayce, insanın hayatının zorlayıcı bir aşamasını veya birtakım özel sorun ları deneyimlerken sadece "kendisiyle karşılaştığını" diğer bir de yişle, kişinin geçmişte yaratmış olduğu deneyimlerle şimdi yüzleş mekte olduğunu defalarca vurgulamıştır.
Karma yasası, en geniş düzeyde, kutsal kitaplardaki "göze göz dişe diş" savıyla açıklanır.* Arzu gücünü karmayı başlatan en derin güç olarak kabul edersek abartmış olmayız. Sadece ayrı düşmüş bir ego arzular, çünkü öz benlik (veya ruh) zaten her şey ile birdir ve hiçbir şeyi arzulamaz. Özde karma yasası bize "eninde sonunda is tediğine sahip olursun "der. Fakat tabii ki biz ta ki onları deneyim- leyinceye kadar arzularımızın sonuçlarını anlayamayız. Örneğin bir adam maddi zenginlik arzu eder. Böylece, gelecekte bir zamanda, son derece zengin bir aile ve lüks içine doğar. Şimdi o istediğine ka vuşmuştur, fakat tatmin olmuş mudur? Hayır. Başka arzular hemen ortaya çıkar, çünkü yerinde duramayan aklı doğası gereği arzu üret mektedir. Gerçekte adam yeni bulduğu zenginliğin sadece tatmin edicilikten uzak olmakla kalmayıp aynı zamanda korkunç bir yük olduğunu kavrayabilir. Fakirken hiç olmazsa kaybedecek bir şeyi olmadığı için özgürdür. Şimdi servet sahibi olarak aslında artık is temediği fakat yine de bağlandığı şeyleri kaybetme endişesi içinde dir. Bu durumda soru şuna dönüşür: Kişi tekrar özgür olabilmek için sahte arzularının bağlarını nasıl kopartabilir (veya kurtulabi lir)? (Büyük İngiliz şair William Blake bu bağları "aklın sahte ke lepçeleri" olarak isimlendirmiştir.) İşte bu özgürlük bütün kendini
gerçekleştirme ve kurtuluş yollarının peşinden koştuğu amaçtır. Karmik yaşamın işleyişi ve doğası hakkında en gelişmiş kav rayış zenginliği çoğu Doğulu, ve bundan ötürü öğretileri Budist ve Hindu geleneklere kök salmış, spiritüel eğitmenlerin öğreti ve ya zılarında bulunur. Batı dünyasına öğretisini geniş ölçüde ilk yay mış Doğulu üstadlardan biri olan Paramahansa Yogananda'nın yaz mış olduğu "Bir Yogi'nin Otobiyografyası" adlı etkileyici ve güzel ki
tabında aşağıdaki paragrafı buluruz:
"Alınyazısı, karma, kader -nasıl isterseniz öyle adlandırın- her nasılsa, fakat asla şans eseri olarak değil, duygusal ve zihinsel bazı ayırt edici özelliklerimizi, fiziksel yapımızı ve ırkımızı be lirleyen bir adalet yasası vardır. Anlaşılması gereken öneml nokta, kendi temel yapımızdan kaçamasak bile, onunla uyum lu çalışabileceğimizdir. İşte burada serbest irade başlar. Anlayı şımızın sınırlarını seçmek ve ayırt etmekte özgürüz ve seçme gücümüzü doğru kullandığımız takdirde anlayışımız artar. O halde, bir kere seçim yapılınca insan tercihinin sonuçlarını ka bul etmeli ve buradan devam etmelidir."
kişinin karmasıyla nasıl verimli baş edeceği ni ve kaderine karşı hangi uygun tavrı alması gerektiğini de açık lamıştır:
"Geçmiş karmanın tohumları bilgeliğin ilahi ateşinde yanarlar sa fılizlenemezler. İnsanın kendini kavraması derinleştikçe ince spiritüel titreşimleriyle tüm evreni etkiler, ve kendisi de anlaşılmayan akıntıdan (karma) daha az etkilenir."
Hindistan'da karmik yasanın çözümlenmesinde çok derinlere giden eski bir gelenek, karma şekillerini üç gruba böler. Bralabd karma, bu yaşam süresinde yüzleşilmesi gereken karma veya kader olarak kabul edilir. Bu temel kader modelinin kişinin bu enkarnas- yonunda uğraşması gereken bir yapı ve deneyim sıralamasını içe ren, temelde değiştirilemeyen bir model olduğu düşünülür. Bu nunla birlikte yaşama spiritüel bir yaklaşım tarzının, spiritüel bir üstadın yardımının veya Tanrısal bağışın, zaman zaman özellikle ağır karmanın tesirini azaltarak "kılıç yarasını" "iğne batmasına" çevirebileceği belirtilmiştir. Kriyaman karma, bu yaşam süresinde yaptığımız ve etkileri ile daha sonra yüzleşeceğimiz karmadır. Çe şitli spiritüel okulların bazen çok katı boyutlara ulaşan terbiyele rindeki temel neden, davranışların kontrol edilmesinin, yolda iler leyen kişiyi gelecekteki mhsal gelişimini engelleyebilecek daha fazla karma yapmaktan koruyacağına inanılmasıdır. Bu tip disip linleri yürütmenin dışında, bu yaşamımızda karma yaratmayı en gellemenin birincil yolu günlük işlerimizi yürütmekte uygun ruh sal durumu ve tavrı yaratırken yoğun arzulardan ve bağlanmalar dan kendimizi uzak tutmaktır. Doğal olarak uygun ruhsal durumu ve tavrı elde etmek son derece zordur ve spiritüel öğretilerin çoğu na göre meditasyon yapmadan böyle bir hale ulaşmak kesinlikle imkansızdır. Son olarak, Sinchit karma, birçok geçmiş yaşamlar sü resince biriktirdiğimiz, ama bu enkarnasyonda pek aktif olmayan karma birikimine verilen isimdir. Bu öğretilere göre, binlerce en- karnasyon boyunca o kadar çok karmik karmaşa elde edilir ki, geç mişteki bütün düşünce ve hareketlerin tamamının sonuçlarıyla sa dece bir yaşam süresinde karşılaşmak imkansızdır. Bundan dolayı bu yaşantımızın kaderi veya pralabd ile bağlantılı olmayan karma bölümümüz rezerv olarak saklı kalır. Bu öğretilere göre, mükem mel bir spiritüel üstat bizdeki bu yükün bir kısmını hafifletmedi ği sürece gelecekte bir zamanda o karmanın tamamı ile yüzleşmek durumunda kalırız.
Karma yasası 1
Comments