top of page

FREKANSLAR VE REZONANSLAR İLE KAİNATIN İŞLEYİŞ SİSTEMİ

Yazarın fotoğrafı: Astroarif.comAstroarif.com

FREKANSLAR VE REZONANSLAR İLE KAİNATIN İŞLEYİŞ SİSTEMİ

Bu gün ki konumuz düşünce frekansları şifalandırma ve healing sistemleri üzerine olacaktır.

Öncelikle Frekans Nedir Neye Denir?


Bir dağlanın belirli bir zaman dilimi içerisindeki tekrarlanma sıklığına frekans denir. ve herrz birimi ile ölçülür..her türlü maddenin titreşimi vardır ve titreşen her şeyin bir frekansı vardır.

 

İnsan bedenindeki her hücrenin kendine göre doğal frekansı vardır .  Aynı şekilde her hasatlığın her bakterinin her virusun de kendine has doğal frekansı vardır.

 

Bedendeki her hücreyi kendi doğal frekansına döndürmek, bedeni sağlığa kavuşturur … Bedenin frekansı ile uyumlu olmayan  dalga boyları ise hastalığa neden olur.

 

 Sadece maddi somut şeylerin değil , duyguların düşüncelerin isteklerin, ilişkilerin filmlerin kitapların toplumsal konuların  düşüncemizin, bilincimizin de frekansı vardır…

 

Şifalandırma ise  şifalandırcının kendi beyin çalışma frekansını rahatsızlığa şifa olabilecek frekansda çalıştırmasıyla gerçekleşir.

 

Bu kısa bilgiden sonra  öncelikle maddelerin somut nesnele varlıkların titreşiminden frekansından ele almak istiyorum  .

 

Eskilerin eşyanın hakikati  nedir diye sorguladıkları bir olgudan bahsetmek istiyorum.  Eşyanın hakikati diyerek; aslında madde ve somut nesnel her cismin arka planında yatan manevi ve enerji boyutu kastedilmektedir.

 

Madde ve düşünce dünyamız arasındaki ilişkinin yanı sıra maddenin kendine ait bir mana alemi  olduğu ile ilgilidir.  Bunun bu denli önemi, kuranda  ALLAH ademe eşyanın isimlerini öğretti.  Ayetininde konusu olduğundan eski alimler bu konunun üzerinde oldukça durmuştur. .

 

Özellikle bizim jenerasyonlar hatırlar!

Orta okul derslerinde madde nedir denildiğinde fen bilgisi hocası şöyle cevaplardı…

 

Kütlesi ve hacmi olan her şey maddedir.

Peki bu madde nin kaç hali vardır.

Katı sıvı gaz

Mekanik açıdan bu bilgi doğru olsada  Günümüze gelindiğinde yapılan araştırmalar gösteriyor ki.. Maddenin birde enerji hali vardır…

Son dönemde yapılan bir çok araştırmalar , bir nesneyi en küçük yapı taşı olarak bildiğiniz atomunu gözlemlediğinizde,  atomunda altına inilerek yapılan incelemelerde proton ve nötronların FREKANS  denilen belli aralıklarla atom çekirdeğinin etrafında değişik şekilde hareket ettiğini , gösterdi…

 

Bilim, bu alanda daha da ileri bir adım attı. Kuantum fiziğinde ki ilerlemelerden sonra yapılan açıklamaları özet olarak aldığınızda, aslında her maddenin tabir yerindeyse değişik titreşim ve frekanslardan oluşan yoğunlaşmış ve bilinçli enerjiler olduğunu ortaya çıktı.

 

En basit tabirle hepinizin bildiği 2 hidrojen 1 oksijen atomu kombinasyonu suyu oluştururken, bu suya ısı yani enerji verdiğinizde frekans yapısı değişiyor buhar oluşuyor. ısıyı çekip içindeki frekansları yavaşlattığınızda su oluşuyor.  Isıyı yani enerjiyi daha da çektiğinizde yani soğuduğunda  içindeki frekans ve enerjisel yapı  daha da yavaşlıyor ve su  sertleşip buz olmaya başlıyor...

 

Buradan çıkan sonuç şu ki aslında her dokunduğumuz tattığımız var dediğimiz varlık alemindeki her nesne, atom altı incelendiğinde enerjilerin değişik frekanslarda yoğunlaşmaları sonucu  su örneğinde olduğu gibi değişim oluşuyor her farklı yoğunlaşma varlık aleminde farklı bir maddenin oluşumuna sebep oluyor.

 

Bu konuyu dahada derinleştirip olayın manevi boyutuna inelim...

 

Önünüzde duran herhangi nesneye, örneğin bir  masaya bakın.  Şimdi düşünelim, Ne kadar da satıh ve sert duruyor değil mi… O masaya baktığımızda düşündüğümüzde dokunduğumuzda bir etkileşim oluşuyor. Çünkü  o masanın hakikati zaten bizim mana alemimizden geldiği için Masa bize hizmet eder hale geliyor...

 

Şöyle ki,

 

O masa varlık alemine çıkmadan önce birilerinin mana alemindeydi.

Yani o  masayı yapan ustanın hayal ve düşünce aleminde mevcuttu yani enerji aleminde... Unutmayın düşünce de bir enerjidir...

 

Usta  yada masayı tasarlayan kişi o masayı yapmaya ihtiyaç duydu.

 

Yani insan oğlunun ihtiyaç melekesi aktifleşti.

 

Sonra bunu nasıl yaparım diye düşündü…

 

İşte o düşünce ilk düşündüğünde ham bir enerji olarak o ustanın düşünce alemi içinde enerji olarak  ALLAH tarafından yaratılır.

 

Bu noktalarda cenabı hakkın musavvir ;  tavsvir eden  ve samed ihtiyaca karşılık veren  ,  halik ; unsurları bir araya getirip yaratım yapan ve rahiym gibi  bir çok ismi ile  tecelli ve südur ediyor.

 

Bundan dolayı da esmalar yani ALLAH ın isimleri  her an her yerde tecelli halindedir.

 

Ve bir insan kendi içinde bulunduğu durum şart ve yaratım terkibine göre okuyacağı esmalar kişinin frekansında ve enerji akışında değişikliğe sebep olur…

Ama dikkat edin bu rastgele olmamalıdır…

Esmalar konusu için ayrıca bir video yapmayı planlıyorum…

 

Konuya geri dönecek olursak,

Usta ölçtü biçti çekti uzattı çizdi…  Planladı.  Ve sonra o masayı yapacak tahta çivi testere gibi unsurları bir araya topladı. Yani başka da bir deyişle cenabı hakkın halik ismi emri açığa çıkmış oldu…

 

Dikkat ederseniz ne olmuş oluyor.

An be an ustanın hayal alemindeki o enerji yoğunlaşıyor ve mana aleminden maddi aleme doğru yola çıkıyor.

 

 Bu noktada çoğu ulema maddi alem ve  mana alemi diye alemleri ikiye ayırıyor.

Aslında  ALEM, mana alemi ve maddi alem diye ikiye ayrılmıyor. ikiside aynı iç içe alemler. Sadece enerji ve frekans yoğunlukları farklı… yani Hali hazırda üretilmiş enerji şekil değiştiriyor. Alemlerin kendisi zaten enerjidir.

 

Bu noktada evrensel bir yasa olan termodinamiğin ikinci kanunu hem maddi alemde hemde manevi alem olarak bildiğimiz yerde karşımıza çıkıyor.

 

Hiç bir enerji yoktan var edilemez var olan enerji yer değiştirir...

 

Bu madde çok önemlidir üretilen bu enerji yoktan var edilemez demek;  sistem içinde var edilemez. Bu ancak dışardan yaratıcı tarafından var edilip içine konmuş demektir.

 

İşte biz insanoğluna bu enerjiyi kullanabilme yetisi verilmiş. Bu konuyla ilgili ALLAH kuranda bakara 30 ve 31. İnci ayette Ademe eşayının isimlerin öğrettik diyor.  Ve bu eşyanın insan oğlunun kullanım ve üzerinde tasarruf yetkisi verilmesi ile ilgilide   biz insanoğlunu halife kıldık deniliyor … Halef ikinci demektir. Halefden kasıt " kullanabilirsin"  asıl yetki bizde diyor …

 

Konuya geri dönecek olursak olursak, her önümüzdeki somut maddenin atom altı incelendiğinde, gözlemlenen şeyin aslında bir çeşit enerji olduğu bi daha başka bir tabirle enerji bulutu olduğundan bahsetmiştik...

 

Teknolojinin bu denli gelişmemiş olduğu dönemlerde varlığın aslının bir enerji bulutu olduğuna vurgu yapan bir kişi daha vardır…

 

Muhyiddin Arabi…

 

Bu konulara  muhyiddin arabi eski eserlerinde değinmiştir.

Merak eden açıp o eserleri inceleyip içinde kaybolabilir…  Siz o eserlerin içinde kaybolmadan önce  merak edenlere ve ulemasına dikkat edilmesi gereken bir kaç nokta hakkında bazı bilgiler verelim…

 

 Muhyiddin arabi, Derin tefekkür halindeyken  Teknik tabirle  bilincini kaybetmeden derin meditatif bir hal olan delta frekansında gözlem yapabilen üstün yetekli bir insan.

 Hemen hemen kendi yokluğunu yaşadığı yani egosunun sıfıra yakın olduğu bu derin delta frekansında kainatla ilgili gözlemlerini ve sembolik manaları yorumlamadan süzgeçten geçirmeden direk kaleme aldığı için, bu sekr anında her yazdığına muktedir olamamaktadır...

 

Rüyalardaki sembolik anlatımlar gibi eserlerindeki dili herkesin anlayamayacağını düşündüğünden, eserlerindeki anlatımlarının yoruma ve izaha muhtaç olduğunu bildiği için " bizi bilmeyen kitaplarımızı okumasın demiştir…

 

Eserlerinde dikkat edilmesi gereken bir unsur vardır ki  "Herşey O değil, Herşey ondandır " konusu…  

 

Bir çok insan günümüzde bile bu konunun içinden çıkamamıştır...

 

 Muhyiddin arabi, la mevcude illa hu  ( yani mevcut yoktur ALLAH vardır.) derken ALLAH namına kainatı inkar etmiş, herşeyi bir gölge hükmüne getirmiştir.

 

Fakat onun eserlerini kuranı mizan almadan okuyanlar ise toprak ana, evren gibi  isimler takarak ,  mevcudatı tanrı edinip  tabiat namına ALLAH ı inkar ediyorlar. Sonrada iş, tabiatı tanrı edinmeye ve her şey kendiliğinden oldu demeye gidiyor. Bu durum imani zaaf oluşturuyor.

 

Diğer taraftan Mevcut yani kainatta vardır. yani "la mevcude"  değildir... Çünkü İnsanın açlığı ve enerji ihtiyacı gayet bariz gerçektir ve Rezzak isimine işaret eder… Mevcudat enerjide olsa vardır.  Zira Rezzak ismi şerifi doğrudan zatı vacibul vücuda varlığına  işaret eder. Rızık maddi manevi her türlü enerji ihtiyacını ifade eder. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi sistem içinde enerji üretilmiyor… Enerji yer değiştiriyor. Ancak sisteme dışardan enerji verilmesi yani Rezzak ismi tecellisi yoktan var eden yaradanın işidir.

 

Varlık varlığını ancak hay ve kayyum olan ALLAH ın varlığı ile sürdürebilir..  Allah allamül guyubdur. Ganiyyun hamiddir, Alemlerden müstağnidir ve aynı zamanda ALLAH yerin göğün nurudur...  O her yerdedir ama her yer o değildir…

 

Vahdetil vücut konusu geniş bir konu bu konuya kısaca değinmemin sebebi burçlar ve esmalar konusunun menşeini anlatmak içindi esmaların tecelli ve sudur sisteminin ana mantalitesini mincikte olsa anlatmaya çalıştım …Unutmayın ki anlattığım  bu kısmı ehli ve uleması içindi. lütfen kafanız karışmasın…

 

Konuya geri dönecek olursak  maddeyi incelediğimizde Kısaca madde yoğunlaşmış bir enerjidir.

 

Bu yoğunlaşma ilgili maddenin etrafında dönen atom altı enerjlerinin dönüş hızlarına  göre  oluşur.  Bu dönüş hızlarına hatırlarsanız frekans deniyordu.

Burada ilginç bir kelime vardır …

 DÖNÜŞ …

Dünya döner. Ay ,güneş ,döner, kabe'de insanlar dönerek tavaf eder. Mevlana dönerek insanlara bişey anlatmaya çalışır…

 

Önceki videolar zerrede ne varsa kürede de o var demiştik

 

İşte  o atomun etrafını tavaf eden nötronlar protonlar belli bir for next döngüsü  ile dönerler. 

 

Bu döngünün hız şekil ve şiddetine frekans denir. Dönen herşeyin bir dönüş frekansı vardır.

 

Ne demiştik dünya dönüyor. Dünyanın da dönüş frekansı vardır. Hatta dünyanın dönüş frekansına shounman  frekansı denir.

 

Dünya dönerken bir ses çıkartır ama insan kulağı bu sesi frekansından dolayı duymaz…

 

Kuranda Mülk suresinin 5. Ayetinde de biz yakın göğü ziynetlerle süsledik ve şeytanları azaplı bir ateş le taşladık der…

 

bu ayette geçen semavat kelimesinin tedebbür manası insanın düşünce dünyası demektir.

 

Yani gökte olanlar insanın düşünce dünyasında oluşmaktadır.

 

Hatta çok ilginç bir şekilde uzaydaki galaksi sistemlerine ait görüntüler ve beyindeki sinaps

 

ağları birbirerinin aynıdır sizce bu fotoğraftaki görüntü sizce rastlantı olabilirmi.?

 

Frekans ve seslerle ilgili olarak

Dünyanın dönüşü sırasında ve diğer gezegenelerin dönüşü sırasında oluşan belli aralık herztlerde sesler vardır.

 

 Örneğin dünyamızın dönüşü esnasında oluşan bu atmosferik sesler insan kulağı algılayamaz işte insan kulağının algılayamadığı gezgen aktivitesinden kaynaklı bu seslerden biride şhunman rezonansı denir…

 

Google dan  şhunman rezononansı nedir şeklinde araştırabilirsiniz ayrıca youtube da shunman frekansı yazarsanız  o frekansın sesi olduğu idda edilen ses dalgaları bulabilirsiniz…  

 

shunman rezonansında kullanılan bu sesi bazı dizi film oyuncalarının nazardan cinden şeytandan korunmak için bu ses dalgasını kullandıklarını biliyoruz…

 

Hatırlarsanız yukarıdaki ayette yakın göğün süslendiğini  şeytanların azaplı bir ateşle taşladık ifadesini  birileri keşfetmiş olsa ki shunman rezonansıının bir koruma kalkanı olduğuna yorumlamışlar   kullanıyorlar.

 

Ancak bu hiçbir işe yaramaz.

 

Youtube da ki shunman rezonansı ve bu şekilde rezonans olduğu iddia edilen sesler tamamen başarısız  bir kandırmacadan ibarettir …

 

Çünkü o sesi duyabilseydiniz dünyanın dönüş hızını da duyardınız. İşte o zaman hep beraber kafayı yer ölürdük bu seslerden bir çığlık yeterdi…

 

Allah koca kainatı gerçekten çok ince bir çizgide yaratmış…

 

… Bu sesler sizi korumaz ve sizin bilincinize yada bilinç altınıza etki etmez… Anca kapı gıcırtısı gibi olan bu sesler sizi sinirlendirir...

 

  Çünkü bu sesler sizin bilinç düzeyinizden geçemez. Çünkü sizin yakığın göğünüz yani semavatınız yani düşünce dünyanız korunmaktadır.

 

Bilinciniz tarafından red edilir taşlanır…  Çünkü insanın fıtratı itibari ile kendisini bilinçli olarak açmadığı hiç bir düşünce sistemi ona etki edemez...

 

Bu yüzden bilincinize etki edebilmek için pazarlama, reklamlar, renkler, gurur, kibir, ve hatta çaresizliğinizden yararlanmak suretiyle oynanan psikoloji oyunları ile sizin onayınızı açmak için taktikler kullanılır…

 

Evet frekanslar dedik… her farkındalığın ve her varlığın  kendine ait çalıştığı bir frekans aralığı var…

İnsanların hayvanların bitkilerin  dağların ve taşların…

 

Bilim adamlarının son dönemlerde yaptıkları araştırmalarda özellikle insan beyninin düşünme ğiylimi sırasında  yaydığı frekansarla ilgili çalışmlar yapmış bu konuda  BETA ALFA THETA VE DELTA adında frkanslardan bahsetmektedirler.

 

Peki bunlar nedir ve bu bilim adamları bulardan bahsetmeden önce  biz insanlar bunlardan faydalanabiliyormuyduk...


Cevap evet … evet ama nasıl

 

Eski alimlerin bu alanda kullandığı bazı deyimler vardır.

 

Bunlardan sekr hali ve  yakaza  hali bu deyimlerden bir kaçı dır…

 

Bazı alimler peygamberimizden çok sonraki dönemlerde yaşamış olmalarına rağmen yakaza halinde onun sohbetlerine katıldıklarını iddia etmişlerdir. 

Yaklaşık olarak Fatih sultan Mehmet dönemlerinde yaşamış olan Celalettin suyuti onlardan bitanesidir…

ve kabir azabı ile ilgili hadisler konusunu sıklıkla  celalettin suyutinin eserlerini görebilirsiniz…

 

Ehli sünnetin Mezhep imamlarına göre bu şekilde rüyada yada yakaza halinde alınan bilgiler hüccet  yani delil kabul edilmediği için geçersizdir ve batıldır der. Ve suyutiden gelen bilimum kabir azabı konsunu reddeder… ama biz yinede değinelim…

 

 

Bu noktada hal ve beyin dalgaları konusuna geri dönecek olursak

 

BETA FREKANSI

Olarak bilinen frekans kişinin günlük rutin işlerini yaptığı kendisinin hayatta kalma programının bulunduğu frekenas aralığıdır.  Kaç kurtul hayatta kal  şeklindeki otomatiğe bağlı rutin işlerin döndüğü çalışma frekansına beta frekansı denir… çoğumuz hayatımızı bu frekansta devam ettiririz. Uyanışı gerçekleşmemiş insanlar beta frekansında yaşar.

Peki bu uyanış nasıl olur…

Sekerat anı  kişinin , has benliğinden, ben'im dediği vucududa dahil her şeyinden egosonundan ayrılma anıdır… yani son nefes…

Ancak kişi ölmeden öncede egosundan ayrılabilir buna tasavvufda ölmeden önce ölmek denilmektedir… Kuranda ölümle ilgili iki ayrı kelime geçer .

 

Biri mevt diğeri ise Vefat tır. Ve ikisi aynı tip ölümü ifade etmez. Birisi egosal ölümü ifade ederken diğeri formsal ölümü ifade eder.

 

Ölüm ise bir son değil bir değişimdir. Doğada da bu böyledir. Ölen canlılar aslında formları değişerek toprağa karışır ayrışır yeri gelir vitamin olur yeri gelir fosfat olur toprağa, canlılığın devamını sağlar… yani enerji formu değişmiştir … Yani termodinamiğin ikinci kanunun daki "var olan enerji yer değiştirir " ifadesi gerçekleşmiştir.

 

 

Bu sekerat anı işlevinin modern adı  kişinin beta beyin dalgasından alfa dalgasına geçiş anıdır. Bir nevi uyanıştır. Ölmeden önce ölmek gibidir…  Kişi zihin çalışma  sistemini geçmiş ve gelecekten şimdiye, şu ana indirgemesi ile çalışır.

 ÇÜNKÜ EGO ANDA BARINAMAZ…

hased kin nefret gibi gazap içerikli duygu türleri kişinin sadece egosunda barınabilir.

Ego ingilizcedede önce demektir. Yani kişinin öncesi,  Başka bir tabirle geçmişiniz olmasaydı siz kimdiniz?? İnsanın egosu insanın geçmişinden gelir... ego anda barınamadığı için  kin nefret haset duygularıda barınamaz AN ilahi olana tesilmişetin olduğu bir hal durumudur..

 

Bu halin modern adı ALFA FREKANSIDIR

 

ALFA FREKANSI

Alfa frekansı sizin hayatınızın olması gereken zihninizin ve kalbinizin seslerinin eşit çıktığı bir hal durumudur… Bu halin diğer adı HUŞU  halidir kişi bu noktada en olması gereken haldedir.  Ve andadır… uyumlu mantıklı makul insan modelidir. Namaz kılınırken huşu içinde kılınmalıdır. Huşu namazdaki o dinginlik halidir… VE modern adıyla alfa halidir.

 

 

THETA FREKANSI

Birde theta frekansı vardır Dini literatürdeki adı  Yakazadır… Yakaza halinde kişi beyin dalgalarını ve frekanslarını yavaşlattığı halde bilincini kaybetmez…

Yani kişi uyku ile uyanıklık halindedir ama bilinçlidir… Kişi bu halde iken bilinçli kalabildiğinde bilinçaltına emir verebilir…

 Bilinç altı değişiklikleri yapabilir… Mesela bağımlılıklarınızı bırakmak için sabah uyanır uyanmaz şu cümleleri tekrarlayın diyen kişileri duymuşsunuzdur…  Uyanır uyanmaz oluşan bu hal bilinç altınıza komut verebildiğiniz anlardandır. Vermek istediğiniz komutu bir kağıda yazarak ilk uyandığınızda karşınıza gelecek şekilde ayarlarak değişiklikler yapabilirsiniz..

 

Bu yakaza hali nin modern adı Theta ferkansdır… ancak bunun bir eğitim süreci vardır. Bu hale egosal duygulardan arınmadan inilmemelidir.  Yani blokajlardan… Ve sadece basit pozitif cümleleri bilinçaltı algılar.  Bilinç altı telkini olarak  yada olumlama olarak bahsedilen cümlelerin alayı özelliklede youtube dakiler  bilinç altı programlamada çalışmaz Çoğu kaynaktada yanlış verilmiştir... 

 

Örneğin Bilinçaltı için  Sigarayı içme ifadesi le sigara iç ifadesi arasında hiç bi fark yotur. İkisinide sigarayı iç şeklinde algılar…

 

DELTA FREKANSI

Geldik delta frekansına, bu hal durumuna Sekr hali  denilir.  Sekr hali bir çeşit manevi sarhoşluk olarak tanımlanır… Bu noktada bilinç belli belirsizdir…. Kişi bu durumdayken  nevmde yani  uykudadır.  Bu Halin modern adıda delta frekansıdır… Kişi uykudayken ruhu ilahi boyutta kabz edilir…  bunun için zümer suresinin 42. Ayetindeki detaya bakınız…

 

Zihin yapıları gelişmiş evliyalar uykuda da bilinçlidirler. Delta frekansından bilinçli kalmak kolay bir iş değilidir.  … Kişinin uykuda konuşması sekr haline örnektir…

 

İşte Muhiddin arabinin sekr halinde gördüklerini rüya ve sembol dilini tornadan geçirmeden kaleme alması nedeniyle anlattğı bu sembolik durumlar dan dolayı , ehli sünnete aykırı tabirler bulunduğundan ötürü  bizi bilmeyen kitaplarımızı okumasın demiştir…

 

Astral seyahatdde  aşşa yukarı bu bilinç seviyesinde yapılmaktadır. Tarihsel olarak hepinizin bildiği  haritası ile meşhur insan denizci Piri reisi hepiniz duymuşsunuzdur. Piri reisin  bilincini bu seviyede koruyabildiği ve astral seyahat yaparak gök yüzüne yükselip haritasını çizdiği iddalar arasındadır.. Çünkü o haritada o dönemde henüz keşfedilmemiş bir çok bölge özellikle de amerika kıtasına ait çok ayrıntılı bilgiler ve çizimler mevcuttur…

 

 

Bilinç seviyesinde frekanslar arası geçiş yapmanın çeşitli yöntemleri mevcuttur bu yöntemlerden bir taneside demir atma yöntemidir…

 

Ancak uzun süre eğitimler ve zaman gerekir…

Eskiden dönemlerde yapılan bu eğitimlere ise riyazet denilirdi. Hatta bazı yerlerde nefsi eğitmek adına dekore edilmiş çile haneler bile vardır…

 

Tabiki delta seviyesi en derin seviye değildir…

Delta seviyelerinin de altlarına inip, kainatın,  denizlerin, bitkilerin, dağların, taşların titreştiği frekanslardaki titreşimleri algılayabilen okuyabilen  kişilerde vardır.

 

Bunlara peygamberler ve velayet makamdaki kişilere örnektir…  Bir kişinin bu makama çalışarak gelmesi mümkün değildir...

 

Bu hallerin hiç birinde sürekli kalınamaz. Burada önemli olan bilinç altı seviyesini ve bilinç seviyesini eğitip ehlîleştirmek ve bilinçli farkındalık yaşamadığımız hallerdeki yaşam kalitemizi artırmaktır amaç...

 

Dolayısıyla bir kişinin sürekli anda kalmak değil. Anda kalmadığı durumlar içinde kendine bir program oluşturması gerekir…

 

İşte biz bu seviyeye nefsin tezkisyesi diyoruz.  Nefsin tezkiyesi nefsi yenmek demek değidir… Başka bir tabirle, nefis benlik islah çalışmaları temizlenmesi… demektir

 

Bu ıslah çalışmaları esnasında bazı kaynaklarda bitkisel beslenme  yada vegan beslenme önerlir. Bu doğru bir yaklaşım değildir…  önemli olan gıdanın muhteviyatı ve enerjk yapısıdır…

 

Yani kısaca et yenmesin denilmesinin sebebi testesterondur… peki testesteron seviyesini yükselten bitkiler yokmudur… elbette vardır ancak  Testesteron vücutta kolesterol olmadan tutunamaz. Bunun içinde hayvansal yağ gerekir…  Yani siz et yediğinizde yada bitkisel olarak kabak çekirdeği yediğinizde vücut testesteron üretir. Üretilen bu testesteron kişinin cinsel aktivitesini , kas yapısını , pisikolojik olarak asabiyetini ve avlanma ve savaşma iç güdüsünü artırır… bilinç seviyesi beta ya çıkar… Et yemeyen toplumlar savaşma kabiliyetlerini kaybederler … mühim olan dengede olabilmektir…

 

Bazı Kişiler de nefsin teskiyesinde için girdikleri riyazet esnasında  bu durumu kolay aşabilmek adına hayvansal gıda ve yağ tüketmediğinde bu durumu kolayca aşabileceğini düşünür…

Ama durum öyle değildir.

Siz bitkisel olarak da olsa omaga 6 9 yağları ve  kabak çekirdeği  yada tohumlar çekirdekler gibi çinko üreten gıdalar yediğinizde de testesteron artar ve ve yenilen yağlı tohumlarla da kolesterol tutunur…

Bu o maddelerin ayrıştıktan sonra hayvan yada bitki olmaları değil… Etkileşime girdiklerinde oluşturdukları enerji ile ilgilidir. Yani bitki yiyerek bitkilerin frekansına inilmiyor… neticede kahvede bir bitki… Ancak beyin çalışma hızınızı artırır.

Bu noktada enerji eşleşmesi ve doğru enerji ile etkileşim için en önemli nokta şu ki kuran bizi bakara 173 te hangi gıdaların frekanslarının bizi bozduğunu net bir şekilde anlatıyor…

               Bakara 173 de  Allah şöyle diyor… O, size ölü hayvan etini, kanı, domuz etini, Allah'tan başkası için kesilen hayvanı haram etmiştir. 

 

Burada aşkire bir durum var ki  oda  hayvan can verirken o hayvanın gıda ve enerjik yapısında yükledikleri niyetin ne derece önemli olduğu anlatılıyor…

İslamiyette ALLAH adına  kesilmemiş bir hayvanın eti yenilmez . Çünkü leşe benzer enerjik yapısı vardır.  Enerjisel yapısı bozuk yada ölüdür.

 

Bu konu kuranda ehli kitabın yani bir hıristiyan yada yahudinin kestiği et yenilirken bir hindunun yada ateistin kestiği et yenilmez.  Şafi mezhebine göre bu durum bilinmiyorsa  yani eti kesen kişinin meşrebi bilinmiyorsa yine  yenilmez hanefiye göre ise kasten unutulmadıysa besmele çekilip yenilmeye devam edilebilir.. .

 Görüldüğü üzere bu iki mezhep imamıda olaya yüklenen niyetle ilgilenmiştir…

 

Ayrıca bu Hindular kendileri test etmiş olsalarki kendi kestikleri hayvanları yiyince pek olumlu sonuçlarla karşılaşmamışlar demekki.  Düşünsenize hem öküze tap hemde sonra kes ye…  havan demez mi bu ne biçim muamele diye…

 

 

Yukarıdaki mevzuları anlatmamın sebebi spritüelizmi merak eden insanlar için bir giriş kaynağı olmasıydı…

 

Evet bir masadan çıktık yola masaya dan çıktık yola nerelere geldik … Masa varlık aleminde somutlaşmıştır..

 

Konunun çok uzayabilecek bir konu kafanıza takılan yerleri yorumlarda sorabilirsiniz…

 


Ve bir sonraki videomuzda esmalar konusunu ele almak üzere  görüşmek üzere …



FREKANSLAR VE REZONANSLAR İLE KAİNATIN İŞLEYİŞ SİSTEMİ

Comments


© Tüm İçerikler Telif Hakkına tabidir. İzinsiz kullanılmaz.

  • Youtube
  • TikTok
  • Facebook
bottom of page